Vezirler ve fi’l cümle azalar yorucu bir sefer sonrasında hamama gitmeye karar verirler. Bunun için saray yakınında bir hamamı tamamen kapattırırlar. Sultan Dördüncü Murad Han da ‘Bakalım ne olacak?’ vehmiyle vezirlerine görünmeden tebdil-i kıyafet hamama gitmeye karar verir. Bilinir ki Sultanlar arasında en çok tebdil-i kıyafet Sultan Murad gezerdi. O gün de mübarek pir-i fani bir zat gün boyu çalışmış yorgun ve kirlidir. Hamamın kapısına gelir:

Pir-i Fani: Evladım içeriye girebilirmiyim?

Hamamcı: Amca bugün vezirler gelecek, hamam gün boyu kapalı... der.
Ama pir-i faninin nurlu yüzü ve heybetli halinden etkilenir.

Hamamcı: Baba, gel içeriye gir! Amma şu odada banyonu yap, sakın ha vezirlere görükme!
Vezirler gelir banyolarını yapmaya başlarlar. Sultan Murad Han da hamama intikal etmiştir. Hamamın kapısına dikilir. İhtiyardan sonra böyle bir heybetli genci karşısında gören hamamcı iyice afallar. ‘Vaki olanda hayır vardır’ diye mırıldanır.

Sultan Murad: Bre hamamcı, banyo yapmalıyım!.

Hamamcı: Geç şu odaya orda yaşlı bir zat var! Onunla beraber banyonuzu yapın!.. Amma sakın ha vüzerâya görünmeyin!
Sultan Murad pir-i faninin yanına gelir. Tanınmadığını bildiği için gayet rahat bir şekilde amcanın yanına yaklaşır.

Sultan Murad: Baba, isterseniz sırtınızı keselerim...
İhtiyar zat, sükunetle Sultan’ı kabul eder ve sırtını ovalatmaya başlar, Sultan ihtiyarı imtihana başlar.

Sultan Murad: Baba, görüyor musun, cümle saraylı keyfi ve rahat hamamını yapıyor. Biz garib ve aciziz.. Hırsız gibi gizli banyo ediyoruz. Padişah dostu değiliz, diye bu yapılır mı?

Pir-i Fani: Bre, evladım onları bırak! Önce murâdın Allahü teala olsun. Allahü teala’ya dost ol ki, Sultan Murad sarayından kalkıp, sırtını keselemeye gelir!..